KCK: CPT’nin raporu yeterli değildir
HABER MERKEZİ – KCK Yürütme Konseyi Eş Başkanlığı, CPT’nin geçtiğimiz günlerde açıkladığı rapora ilişkin yazılı bir açıklama yaptı.
KCK, “Bugün sadece Kürt halkının değil, Ortadoğu ve dünya halklarının özgürlük ve demokrasi önderi haline gelen Rêber Apo 21 yıldır tek kişilik bir cezaevinde ağır bir tecrit altındadır. 21 yıldır tek bir hücrede yaşamaktadır. Bir-iki istisna dışında 10 yıldır avukatlarıyla görüştürülmemiştir. Aile görüşmeleri de istisnai yaptırılmaktadır. Bu kadar ağır tecrit altında tutulmasının nedeni soykırıma uğratılmak istenen bir halkın önderi olmasıdır. Kürt halkı üzerinde yürütülen soykırım politikası gereği bu ağır tecrit uygulanmaktadır. Dolayısıyla bu tecrit de bir soykırım politikası ve uygulaması olmaktadır. Kuşkusuz Türk devletinin bu soykırım saldırısı ve uygulamalarına karşı Kürt halkı da önderliği de direnmektedir. Kürt halkı da Önder Apo da tüm bu saldırıların ve tecridin bir soykırım saldırısı olduğu bilinciyle hareket etmektedir” dedi.
KCK’nin açıklamasında şu hususlara dikkat çekildi:
“Bu soykırım düzenini kırmak istediği için Önder Apo komplo ile İmralı zindanına kapatılmıştır. Türkiye’ye de gardiyanlık görevi verilmiştir. İmralı tecrit sistemi ABD ve Avrupa’nın Türkiye’ye uygulattığı bir sistemdir. Bu işkence ve soykırım sisteminden ABD, Avrupa ve TC birlikte sorumludur. CPT’nin bugüne kadar İmralı işkence sistemine itiraz etmemesi suç ortaklığının kanıtı olarak görülmelidir. Ancak Kürt halkının 21 yıllık mücadelesi, önderlerine sahip çıkması ve İmralı’da Önder Apo’nun duruşu İmralı sisteminin karakterini teşhir etmiş ve sürdürülemez hale getirmiştir. Bu teşhir olma 2018-2019 yılındaki tecride karşı direnişle daha da boyutlanmış, ahlaksız ve faşist karakteri tüm çıplaklığı ile gözler önüne serilmiştir. İşte bu süreçte CPT İmralı’ya gitmiş ve yakın zamanda kamuoyuna yansıyan raporunu hazırlamıştır.
AĞIR TECRİDİN TÜM DAYANAKLARI VE ARGÜMANI DAĞILMIŞTIR
CPT’nin İmralı sistemini ağır tecrit ve bir işkence sistemi olarak tanımlaması önemli bir gelişmedir. İmralı sisteminin kuruluşu ve sürdürülmesinde rolü olanların artık bu sisteme sahip çıkamadıkları anlamına gelmektedir. Bu açıdan ağır tecridin tüm dayanakları ve argümanları dağılmıştır. İmralı’nın kapıları ve parmaklıkları kırılmıştır. İdeolojik ve siyasi temeli kalmamıştır. Nasıl ki Kürtler üzerindeki soykırımın ideolojik ve siyasi dayanağı teşhir olmuş, sadece zorla soykırım sistemi sürdürülüyorsa; şimdi aynı durum İmralı’da da ortaya çıkmıştır. Bu da Önder Apo’nun özgürleştirilmesi mücadelesini daha somut hale getirmiştir. Soykırımcı faşist saldırı ağırdır, ancak Kürt halkının ve Önder Apo’nun özgürlüğü de yakınlaşmıştır. İmralı sisteminin sarsılmasının böyle bir ideolojik ve siyasi anlamı bulunmaktadır.
CPT’NİN RAPORU YETERLİ DEĞİLDİR
Bu gerçeklik Önder Apo’ya özgürlük mücadelesiyle Kürt halkının özgürlük mücadelesinin iç içe ve kararlıca sürdürülmesini gerektirmektedir. Kuşkusuz CPT’nin raporu önemli olsa da yeterli değildir. Doğrudan tecridin kaldırılmasını hedeflemeleri ve istemeleri sorumlulukları vardır. Ancak CPT’den böyle hamleler beklemek saf dillilik olur. Nasıl ki rapor büyük bir mücadelenin sonucu bu biçimde hazırlandıysa, Önder Apo üzerindeki tecridin tümden kalkması ve özgürlüğü de mücadele ile sağlanacaktır. CPT, İmralı sistemi için ağır tecrit ve işkence sistemi tanımlaması yapmıştır. Halkımıza ve tüm mücadele güçlerine düşen görev bu raporla birlikte meşruiyeti ve haklılığı daha da güçlenmiş olan tecride karşı mücadeleyi yükseltmek, Önder Apo’nun özgürlüğünü yakınlaştırmaktır. CPT’ye daha ileri adımlar attırmak da bu mücadeleyle olacaktır.
Önder Apo üzerindeki tecrit Kürt halkı üzerindeki soykırım saldırısı gibi siyasidir. Bu yönüyle çağrılarla tecridi ortadan kaldırmak mümkün değildir. Siyasi saldırılar ancak güçlü siyasal mücadelelerle püskürtülür. Bu açıdan CPT’nin açıklamaları Kürt halkına, dostlarına ve demokrasi güçlerine tecride karşı mücadele etme ve Önder Apo’ya özgürlük mücadelesini yükseltme sorumluluğunu yüklemiştir. Önder Apo’nun üzerindeki ağır tecridin kalkması, avukatları, ailesi ve demokrasi güçleriyle görüşmesi de mücadeleyle sağlanacaktır. Böylece Önder Apo Türkiye’nin ve Ortadoğu’nun demokratikleşmesi ve Kürt halkının özgürleşmesi doğrultusunda rolünü de etkili oynayabilecektir. Bu temelde her yerde Kürt halkının özgürlüğü ve demokrasi mücadelesiyle Önder Apo’nun özgürlük mücadelesini birlikte yükseltmeye, AKP-MHP faşizmini yenilgiye uğratarak Özgür Kürdistan, Demokratik Türkiye ve Demokratik Ortadoğu’yu yaratmaya çağırıyoruz.”