Annenin yaktığı ağıda dahi tahammül yok: ‘Bağırma!’ diye tepki

Wan, Amed, Mêrdîn, Bitlis, Colemerg, Muş ve Şirnex’te gerillaların mezarları tahrip edilirken, aileler ise cenazeyi alma sürecinden defnetmeye kadar birçok baskıyla karşı karşıya bırakılıyor. MEBYA-DER Eşbaşkanı Gülistan Önver, “Baskı, korku politikalarıyla insanların değerlerinden uzaklaşmasını amaçlıyorlar. Cenazeye saygısızlık kabul edilemez” dedi.

Yakınlarını kaybeden aileler ile dayanışan Medeniyetler Beşiğinde Yakınlarını Kaybeden Ailelerle Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği (MEBYA-DER) Eşbaşkanı Gülistan Önver, 6 aydır ailelerden gelen başvuralar üzerine çalıştıklarını hatırlattı. Önver, saha çalışmalarında devlet güçlerinin baskısına maruz kaldıklarını belirtti. Murat Şipal’in ailesinin, cenazeyi almak için geçen hafta kendilerine başvuruda bulunduğunu söyleyen Önver, “MEBYA-DER olarak ailenin başvurusu üzerine hastaneye ardından ise defnedileceği mezarlığa gittik. Orada polis aile dışında kimseyi mezarlığa almadı. Annenin oğlu için yaktığı ağıda dahi tahammül edemeyip, ‘bağırma!’ diye tepki gösterdiler. Ailenin ne hastane de ne de camide dini vecibelerini yerine getirmesine izin verildi. İki kız kardeşinin başlarındaki örtüyle mezarın üzerini kamufle ettikten sonra anne ve baba oğullarını kefenleyip öyle defnedebildi” dedi.

İnsanlık dışı uygulamalarla karşı karşıya kaldıklarını ifade eden Önver, “Bir annenin çocuğunun cenazesinin üzerinde ağıt yakması engellendi. Böylesi insanlık dışı bir muamele ve vicdana sığmayan bir davranış kabul edilemez. Ölüleri nasıl bir tehlike olarak görüyorlar ki hala zulüm ediyorlar, işkence ediyorlar” sözleriyle tepki gösterdi.

Cenazelere yönelik saldırı ve mezarlıkların tahrip edilmesini “Kürt değerlerine bir saldırı” olarak tanımlayan Önver, şöyle devam etti: “Aslında bütün halklar için cenaze kutsaldır. Dolayısıyla bilinçli bir şekilde hem cenazenin defnedilmesi sırasında hem de defnedildikten sonra baskıyla karşı karşıya bırakılıyor. Garzan örneğinde olduğu gibi 300’e yakın kişinin cenazesi DNA bahanesiyle İstanbul’a oradan da kaldırımlara defnedildi. Toplu mezarlıklar artık açık bir şekilde oluşturuluyor. Baskı, korku politikalarıyla insanların değerlerine sahip çıkmaması amaçlanıyor. Bizler başvurular doğrultusunda üzerimize düşecek tüm sorumlulukları yerine getirmeye hazırız. Kim olursa olsun cenazeye, mezarlığa yönelik saygısızlık kabul edilemez.”